İnsanın koruması gereken şeyler Kur’an ve
hadiste belirtilmiştir.
Birinci
korunması gereken şey namazdır. O namazı koruyanların mükâfatını Kur’an dünyada
felaha eriş, ahirette ise cennet olarak müjdeliyor. Namaz Allah’ın huzuruna
kabul, müminin dünya sefaletinden kurtulup Mevla’ya yükselmesidir.
İkinci
korunması gereken şey yeminlerdir. Uygun olmasa bile hayatın her aşamasında
sıkça kullanılan şeydir yemin. Alelade şeyler için, ulu orta söylenmektedir.
Çok yemin eden çok yalan konuşur. Allah çok yemin edene buğz eder. Gereksiz
yere yeminden sakınmak gerekir. Hele hele yalan yere yemin etmek ki onları Peygamber
Efendimiz putperestlerle bir tutmaktadır.
Üçüncü
korunması gereken şey uzuvlardır. Bunlardan en önemlisi de kalptir. Allah
içimizden geçenleri bilir. Onlar da kalplerde başlar. Sadece inançlarımız
değil, birbirimiz hakkındaki düşüncelerimiz de bu kabildendir. Allah çok
merhametlidir. Her türlü hatalarımızı kuvvetle ihtimaldir ki affedebilir ancak
kul ile olan ilişkilerimizden doğan haklarımızı affetmez. Müminlerin Allah’a
olan kusurlarından önce kullar arasındaki kusurlarını önemsemeli. Göz, kulak,
kalp; hepsi mahşerde hesap vereceklerinden dolayı dünyada yasak olan işlerden korunmalıdırlar.
İnsanların namuslarını da koruması gerekir. Onları koruyan erkek ve kadınlara
Allah büyük bir mükâfat ve mağfiret hazırlamıştır. İki çenesi arasındaki ile
iki bacağı arasındakini koruyanlara Hz. Peygamberimiz cenneti garanti ediyor.
Resulü Ekrem efendimiz; insanların cehenneme sürüklenmeleri dilleri yüzündendir
buyuruyor. Kafayı ve mideyi de korumak gerekir. Yediklerimizi, içtiklerimizi helallerden
seçmeli ve düşüncelerimizi de kötülüklerden korumalıyız.
Allah’ı
korumak, Allah tarafından korunmak demektir. İslam’da kural: Ceza, amel
cinsinden olur. Onun için sen Allah’ı korursan O’da seni korur. Ahde vefa
gösterene Allah’ta vefa gösterir. Allah’ı zikredeni O’da zikreder. Siz Allah’a
yardım ederseniz, Allah’ta size yardım eder. Yani Allah’ı korumak kendini
korumaktır. Allah’ın korumamıza ihtiyacı yok ama bizim onun korumasına
ihtiyacımız vardır. Bu koruma dünyevi
menfaatlerini, bedenini, çocuğunu, aile halkını ve malını korumasıyla olur. Allah korumak istediklerine koruyucu
melekler tayin eder ve o melekler her daim insanların önünde ve arkasında
olurlar. Bu koruma da Allah’ın emriyle olur. Allah kişi ile kalbi arasına girer
ve gayri meşru işleri yapmasına engel olur. Hz. Yusuf’a musallat olan Züleyha’nın şerrinden korunmasının
temelindeki şey Hz. Yusuf’un ihlaslı kul olmasıdır. Allah’a sadık olduğundan
Allah’ta onun haram işlemesine engel olmuştur.
Allah’ın hukukunu korumamızın bir faydası
da O’nu hep yanımızda bulmamızdır. Çünkü O insanlara şah damarından daha
yakındır. Bu her ne kadar insanın her yaptığında haberdar olması ise de, bu
insanı her sıkıntılı anında Allah’ın koruması anlamına da gelmektedir. Allah
kendi hukukunu koruyanları asla yalnız bırakmaz.
Firavun ’un ordusunun arkalarından
geldiğini gördüklerinde korkanlara Hz.
Musa’nın “Rabbim benimle beraberdir,
bana mutlaka bir çıkış yolu gösterecektir.” dediğinde güvendiği, Hicret
esnasında mağaraya sığındıklarında endişelenen Hz. Ebu Bekir’e “Üzülme, Allah bizimle beraberdir.” diyen
Hz. Muhammed’in inandığı, balığın karnından
Hz. Yunus’un kurtuluşuna sebep
olduğu şey Allah’ın koruması idi.
Allah kulunu sever ve korursa onun işiten
kulağı, gören gözü, tutan eli, yürüyen ayağı olur. Tüm harekât ve sekenatını
kontrol eder. Ne yapacağına karar veren Allah olur. İbadetleriyle Allah’a
yaklaşanlar Allah’ın koruması altında olur. Bu koruma hayatın her anında, ölüm
anında ve ahirette devam eder. Melekler son nefesinde inananları, Allah’ı
koruyanları üzülmeyin diye teskin ederler.
Peygamber Efendimiz şöyle buyurmaktadır: "Allah'ı koru ki, Allah da seni
korusun. Allah'ı koru ki O'nu önünde bulasın. Rahat zamanında (Allah'ın
hükümlerini yerine getirmek suretiyle) Allah'a karşı iyi ol ki, sıkıntılı
zamanlarında da Allah sana iyilik yapsın. Şunu bil ki, sana isabet etmeyen bir
şey, hiçbir şekilde sana isabet edecek değildi ve sana isabet eden bir şeyin
hiçbir şekilde sana isabet etmemesi söz konusu olamaz ve yine şunu bil ki,
muhakkak (Allah'ın) yardım ve zafer sabır ile birliktedir ve muhakkak
kurtuluş, keder ve sıkıntı ile beraberdir ve şüphesiz zorlukla birlikte bir
kolaylık vardır.”
Güvendiği Allah olan ve O’nun koruması
altında olan kişiye iki cihanda ne olabilir ki?
Allah’ı unutanların sonu ise ebedi
felakettir.
Kamil Çakır